Hayat kısa kelimelerden ibaret ; aşk, galibiyet, tutku, para, itaat, şefkat, korku gibi.. Kelimelerin bu kadar kısa olduğu bir hayatta neden uzun cümleler kurmaya çalışıyoruz ki ? Neden küçük küçük hayallerin peşinde, minicik bir dünyada yaşamayı kendimize yediremiyoruz ? O kadar büyük müyüz sizce ?

Daha çok kazandıkça, daha çok şeye sahip oldukça, daha çok imrenildikçe acaba daha mı mutlu olacağız ? Yoksa büyüyen dünyamız, sorunlarımızı da büyütecek mi ? Önceleri, hangi kıyafeti giyeceğimizi düşünürken şimdi hangi milyon dolarımızı nereye yatıracağımıza karar vermek daha mı kolay ?

Yaşamın asıl gayesini ıskalıyor muyuz yoksa bir yerlere koşarken.. Ya da hayallerimiz ve olmak istediklerimiz tam da bu gaye mi ?

Hiç gerçekle, rüyayı birbirine karıştırıp, hangisine inanacağınızı şaşırdınız mı ?..

Tüm bu soru işaretleri, çengelleriyle, noktalarıyla tam karşında duran bu soru işaretleri, seni de rahatsız etmiyor mu ?

Bilemiyorum dostum, neyi bildiğimi, neyi bilmediğimi bilemiyorum ve akışına bırakıyorum, bir yerde denize akacağız nasıl olsa..